-
1 ablegen
ab|legenI vt1) ( ausziehen) çıkarmak2) ( Gewohnheiten) bırakmak, vazgeçmek (-den)4) Eid \ablegen yemin etmek, ant içmek;Geständnis \ablegen itiraf etmek;über etw Rechenschaft \ablegen bir şeyin hesabını vermek;Prüfung \ablegen sınav vermek (in -de), sınava girmek (in -den) -
2 ablegen
ablegen <-ge-, h>1. v/t Kleidung çıkarmak; Akten usw dosyalamak; Gewohnheit bırakmak; Eid içmek; Prüfung vermek; Last usw indirmek2. v/i palto, şapka vs çıkarmak; MAR hareket etmek, demir almak;abgelegte Kleider çıkarılmış elbiseler;bitte, legen Sie (hier) ab! buyurun, üstünüzdekileri (şuraya) çıkarın! -
3 lichten
-
4 lichten
budamakdemir almakseyretmek -
5 Anker
-
6 heiß
\heißes Wasser sıcak su;das Kind ist ganz \heiß ( fam) çocuğun ateşi var, çocuk yanıyor;draußen ist es drückend/brütend \heiß ( fam) dışarıda boğucu/yakıcı bir sıcak var;draußen ist es glühend \heiß ( fam) dışarısı ateş gibi;mir ist \heiß piştim;Vorsicht, das ist \heiß! dikkat, bu çok sıcak!;das Essen \heiß machen yemeği ısıtmak;es wird nichts so \heiß gegessen, wie es gekocht wird ( prov) hiçbir şey başta göründüğü kadar kötü değildir;\heiß laufen tech aşırı ısınmak;man muss das Eisen schmieden, solange es \heiß ist ( prov) demir tavında dövülür3) ( leidenschaftlich) tutkun;jdn \heiß und innig lieben ( fam) birine tutkun olmak, biri için yanıp tutuşmak, birini kerem gibi sevmek;er ist ganz \heiß darauf, diesen Film zu sehen ( fam) bu filmi görmek için can atıyor\heiße Ware ( fig) çalınmış mal;ein \heißes Eisen anfassen ( fig) nazik bir meseleye el atmak, nazik bir meseleyi ele almaketw \heiß finden bir şeyi harika bulmakdie Katze war \heiß dişi kedi kızana gelmişti
См. также в других словарях:
demir almak — den. 1) gemi yola çıkmak için çıpasını denizden çekmek, gitmeye hazırlanmak Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Y. K. Beyatlı 2) mec. ölmek, çekip gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
demir — is., kim. 1) Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe) 2) sf. Bu elementten… … Çağatay Osmanlı Sözlük
meçhul — sf., lü, Ar. mechūl 1) Bilinmeyen, bilinmedik Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Y. K. Beyatlı 2) mat., esk. Bilinmeyen 3) is., dbl., esk. Edilgen fiil Birleşik Sözler faili meçhul … Çağatay Osmanlı Sözlük
istim üstünde olmak — 1) buharla işleyen araçlar kalkmaya hazır duruma gelmek Gemi istim üstünde, kalkması yakın. Demir almak için süvari bekleniyordu. Z. Selimoğlu 2) mec. hemen gidecek durumda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
daldız — is., hlk. 1) Marangozların kullandığı ağaç oymaya yarayan oluklu demir alet 2) Ağaçtan oyulmuş arı kovanı 3) Ağaçtan oyulmuş yayık 4) Petekten bal almak için kullanılan demir kepçe, demir bıçak … Çağatay Osmanlı Sözlük
makas — is., Ar. miḳaṣṣ 1) Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı Her iki eliyle kullanırdı makasıyla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çember — is., mat., Far. çenber 1) Merkez denilen sabit bir noktadan aynı uzaklık ve düzlemdeki noktalar kümesinin oluşturduğu kapalı eğri 2) mat. Bu biçime getirilmiş katı cisimlerin çevresi Kalbur çemberi. 3) Çocukların çevirip arkasından koştukları… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gem — is. Atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araç Kadın dizginleri çekmek istedi fakat hırçın hayvan sert bir boyun hareketi ile gemini kurtardı. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gem almak gem almamak gem almayan atın ölümü yakındır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kilit — is., di, Far. kelīd, kilīd 1) Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti Sonunda kapının kilidi göz yaşlarıma dayanamadı. Y. Z. Ortaç 2) den. Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük